CazgırNet Eğlence web sitesi !

.

Can Yücel


 

MARE NOSTRUM
 
En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

 
                     
Can YÜCEL


___________________ 

Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?
             
Can YÜCEL

Glitter Graphics

 

___________________

Hava azdı bak, havai mavi
Düşüyor üstüme bir semavi
Deterjamanın evren pulları

ve teperken tipili yolları
Bir garip uyku görmede rüyam
Olmamak üzre bir daha reklam
Böyleymiş meğer en son yıkanmam

Çamaşır makinesinde bir adam...

             Can YÜCEL

___________________


Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni
Nefti kasnaklı bir fıçıya,
Aldırma kara üzüm
Sen, o kırmızı şarabına doğru
İçten içe
Harıl harıl
Çalışmana bak, iki gözüm

                Can YÜCEL 

___________________ 

Mitralgözüyle karşı tepelerden
Biçtikçe siyah başaklarını gecenin
Horull uykularımıza kasteden
O tezayaklı eşkıya
Suyolcu Memet Pehlivan
Vadesi doldukta
Güneş müfrezelerinin yaylım ateşiyle
Vuruldu şafakta
Yatıyor şimdi
Rahmet okusak da okumasak da
Kanlar içinde upuzun
Dere boyunda
Eski dölyatağına dönüyor sanki yağmur

                 Can YÜCEL


___________________

Ne kadar çok elimiz varmış meğer!
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel İşçilerininki
Sonra, ellerin elleri...
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana,
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi

 
  
Can YÜCEL (El Tutuşa Tutuşa)


___________________

Viran bir Rum evi adada oturduğumuz ev 
Serinliğine serin 
Ferah olmasına ferah ya 
Tam bir hakuran kafesi. 
Bu deyimi aslına döndürmek için mi nedir 
Bir çift de kumru gelip 
Yuva yapmış çatısına. 
Öyle usturubunla yerleşmişler ki 
Çürümüş tahtaların arasına 
Dışardan görünmüyorlar hiç. 
Yalnız 
El-ayak çekildikten sonra 
Derinden 
Ve civan demlerle demlenircesine 
Başlıyor dem çekmeleri 

Benim de çökmeye yüz tutmuş 
Şu can kafesimde 
Kadir sevgilim Güler’e sevgim 
ÜSKÜDARA GİDELİM diyor hala 
ÜSKÜDARA GİDELİM
  
  
Can YÜCEL ( GÜLER YÜZÜMLE )

___________________

 
Akdeniz yaraşıyor sana
       Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
       Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin çocuk ağladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
      Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
      O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize
 
 
                        Can YÜCEL ( AKDENİZ YARAŞIYOR SANA )

 
© Copyright 2010 by devrim/s | Tüm Hakları Saklıdır | Ana Sayfa | Yorum Yapın | Yönetim | İletişim | Bedavalar
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol